Perşembe, Ağustos 07, 2014

Sevdi Kadın

Önce melek dendi kadına, bir adam melek diyordu. Garip melek..

Saftı kadın, temizdi. Sevmeyi bir türlü öğrenememiş, kalbi hep en olmadık yerde yarım kalmıştı. Korktu önce uzak durdu. ''Ya seversem, ya böyle özgürce uçmuşken hep, kanatlarımı ateşe verirsem? '' Ve korkularıyla kendini derin sulara bıraktı, yüzmeyi öğrenememişken üstelik.

Sevdi kadın, çok sevdi. Bir eli sıkı sıkı tutmayı öğrendi ve elinin ne kadar sıkı tutulabileceğini. Sakınılacak kadar her şeyden, ayaklarının altı öpülecek kadar sevildi. O küçük dünyasına kocaman bir güneş doğmuştu, hiç görmediği için en büyüğü oydu ve hiç hissetmediği için en güçlü hisleri ona duyduklarıydı. Severken ve tanırken tüm kötü yanlarını tüm karanlığını göz ardı etti adamın, adam seviyordu evet ama severken de yıpratıyordu. Gülüşlerini çalıyordu, göz yaşlarını çoğaltıyordu kadının.

Kadın, herkesten neyini sakınmışsa almıştı adam, başarmıştı. Artık sadece kendinden alınanlara yakın olmak için duruyordu kadın, gitmek istemiyordu. Neyi varsa onundu artık. Gitseydi ne yapacaktı? Kime nasıl anlatacaktı ?

''Bana bağlı olduğunu düşünme, insanız sonuçta her şey olabilir. Ayrılabiliriz de..''

Sonra bütün hayalleri yıkıldı kadının. Her şeye razı olacaktı oysa. Karanlığını da sevecekti, o kısık, yanmak için çabalayan ışığını da... Ama olmazdı artık. Bu sözler çıkmışsa ağızdan, kalpten neler geçiyordu kim bilir?

Düşündü, günlerce ve gecelerce sustu. Artık tek verebildiği sessizliğiydi. Kaybettiklerini düşündü ve bunların arasında hiç geri gelmeyecek olanları.

''O benim için her şeyi yapar.'' dediğinde en büyük yanlışı yapmıştı, anladı ve artık çok geçti.

Ve bir kadın için, inanın bundan daha yıkıcı, iz bırakacak ve tüm duygulara küstürecek bir şey daha olamazdı..

Sonra mı?

Bir rüzgardı, öyle şiddetliydi ki kadının ışığını çaldı önce, saçlarını dağıttı, kalbinde her şeyi toz duman etti ve en son kalbini parçaladı. Öyle küçük parçalara ayırdı ki zor olsun istedi birinin gelip tekrar sevmesi.

Topladı kadın bütün eşyalarını. Bir saç tokası ve gece yatarken giydiği bir tişört kaldı ondan geriye. İçindeki tüm boyun eğmeleri saklarcasına bu kez dik durdu. Yutkundu, boğazına bir acı oturdu. O an da anladı ki tüm yaşadıkları, tam orada, o acıyla birlikte duracaktı. Güçlü görünmeliydi, ağlamamak için direndi.

O şehri, o adamı, o evi, birlikte yürüdükleri sokakları, kahvaltıları, denize karşı içilen kahveleri, her şeyi terk etti kadın. Ve adam, bir daha bulmamak üzere kaybetti kadını...

Kadın..

Çok uyudu, tüm yaşanmışlıkları unutmak istercesine, yaralarını tek başına sarmak için uyudu. Gecenin karanlığına tahammülü yoktu. Kendiyle baş başa kaldığı zamanlar en büyük düşmanıydı artık. Günler geçti, aylar, mevsimler ve acılarla tam bir yıl devirdi. Zaman zaman ilaçlarla ve çoğu zaman uykularla geride bıraktı bir yılı. Sonra daha az ağlamaya başladı ve daha az düşünmeye. Git gide belki de hiç ağlamadı.

 
Adam sevmişti bile çoktan birini, sevecekti de. Kadına kurduğu bütün cümleleri kurarak sevdi bir başkasını.
Herkesleştirerek sevdi, basitti ve en kötüsü gülünçtü artık..

Ne mi öğrendi kadın ?
Kaybettikleri geri gelmeyecek, onlarla yaşamayı öğrenmeli. Varmışcasına sarılmalı tüm kaybettiklerine ve vedalaşıp denize atmalı. Onlarla yaşayamaz. Yıkık hayallerini toplayıp tekrar hayaller kurmaya başladı. Yaşıyordu çünkü bu mümkündü.

Yaralarına gelince... Hiç dokunmuyordu onlara ve dokundurtmuyordu. Geçiyordu hepsi yavaş yavaş.
Geçtikleri yerlerde derin izler bırakarak.. O izlerle yaşamayı da öğrendi.

Tüm hatıraları ve o adam hala aklında. Ama nasıl?
Beyin ölümü gerçekleşmiş ve fişi çekilip huzura erdirilmeyi bekleyen bir hasta gibi...

Yani demem o ki bir adam, bir kadını sevmeyi ve sahiplenmeyi bilmeli...


6 yorum:

  1. Öncelikle yüreğinize sağlık. Duygulu ve yalın bir anlatım olmuş... Okurken çok hüzünlendim. Yazınızı bilhassa kendi yaşadığım öyküye benzettim. Fakat aradaki fark: O bedenini teslim etmiş. Ben ise öyle bir yanlış yapmadım. O adamdan ayrılma nedenim, ona her şeyimi sunmamdan dolayı değil, bilakis onunla fiziksel anlamda bir şeyler yaşamayı reddettiğim içindir. Elbette onu çok sevdim, duygularımı ve kalbimi hiç şüphesiz feda ettim. Fakat ben evlilik öncesi böyle bir yakınlığa karşı idim. O ise kişilik olarak rahat bir insandı ve ısrarcı davrandı. Bu sebepten dolayı arkadaşlığıma son verdim. Uzun zaman kendimi iyi hissetmedim. Çünkü yıllar süren ve zaman kaybına neden olan bir duygu idi. Belki birçok şeyi onda bıraktım; güvenimi, sevgimi, fedakarlıklarımı, gözyaşlarımı... Fakat bedenimi bırakmadım. Onunla fiziksel anlamda hiçbir şey yaşamadım. Bu nedenle çabuk toparlanabildim. Eğer öyle bir hata yapmış olsaydım, kendimde o gücü bulabilmem mümkün olmazdı. Kısacası yazıda geçen kişiyle kendimi karşılaştırdığımda, benim başkalarına anlatamayacağım bir durum söz konusu olmadı. Ailem dahil, tüm arkadaşlarım yaşadıklarımı biliyor. Yalnızca ben tek başıma aşmak istedim ve başardım da... Aslında hiç tanımadığım ve kim olduğunu bile bilmediğim bir insanın yazdığı yazılar sayesinde kendime geldim. Onun da bunu bilmesini ve kendisine teşekkür edebilmeyi isterdim. Sanırım mümkün olmayacak... Çünkü kendisi bana gizli kalmak istediğini söyledi.
    Selam ve sevgilerimle...

    - Yaşam -

    YanıtlaSil
  2. Önemli olan en az hasarla atlatabilmek.. Yaşananlar çoğaldıkça unutmak imkansızlığa kadar gidebilir. Sadece alışırsın, o hep bir yerlerde farklı zamanlar da ve belki farklı insanlarla birlikteyken bile aklının bir köşesinde kalır.. Teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  3. Ne kalbimde ne de aklımda kaldı. Duygularım tamamen bitti. Hisler tamamen tükenince, o kişi kiminle olursa olsun insan üzülmüyor. Aklınıza gelse bile bir şey ifade etmiyor. Çünkü artık o acıyı hissetmiyorsunuz. Dilerim bitmeye mahkum, üzüntülere neden olan tüm ayrılıklar bu şekilde son bulsun. Sevgilerimle...

    - Yaşam -

    YanıtlaSil
  4. Mükemmelin ötesinde bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş. Bütün yazılarınız öyle zaten devamını bekliyorum .

    YanıtlaSil